odasında uzun uzun düsünd� - AlıntıSöz
Sef düsünce
odasında uzun uzun düsündükten sonra nihayet bunu da halletti. Hem de o kadar dahiyâne bir sekilde
halletti ki, Basbakan Yardımcısının bile gözleri faltası gibi açıldı:
Hakkari ilinde yapılan arastırmalarda Beseri Sefin atalarına dair bir yazma kitap ele geçirilmisti. Bu
kitaptaki kayda göre Beseri Sef 29 Subat 1884 tarihinde doğmustu. 29 Subat, her yıl gelmeyip dört
yılda bir gelen bir gün olduğu için Beseri Sef dört yılda bir yas büyümüs oluyordu. Su halde 116 dörde
bölünce Beseri Sefin simdi ancak 29 yasında bir genç olması icap ediyordu. Bu suretle Türkçü hainleri
artık kendisine ihtiyar diyemiyeceklerdi.
Bu ilmî hakikat ispat olunduktan sonra Beseri Sef, Basbakanın kulağına eğildi:
- Hasancığım! Bu gece çapkınlığa çıkalım. 29 yasında bir genç, ihtiyar gibi uyusuk uyusuk
durmaz ya! Ama Ömer duymasın. Oğlumdur zavallı, ihtiyarın biridir. Belki kıskanır.
Diğer Hüseyin Nihal Atsız Sözleri ve Alıntıları
- Rûhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervâne olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu... - Kalbin benim olsun diyorum,çünkü mukadder...
Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök,ver!
Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer!
Mutlak seveceksin beni,bundan kaçamazsın... - Hayat ölümün başlangıcıdır.
- Rûhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervâne olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu... - Kalbin benim olsun diyorum,çünkü mukadder...
Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök,ver!
Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer!
Mutlak seveceksin beni,bundan kaçamazsın... - Hayat ölümün başlangıcıdır.
- "Ummadık yerden gelen iyilik ve nezaket insanları daha çok sarar ve sarsar."
- "Acizleri layık olmadıkları mevkilere geçiren bir devlet batar!"
- "Bana insanlardan mı bahsediyorsun?" demişti. "İnsanlar mazide ve tarihin yaprakları arasında kaldılar. Bu gördüklerin birer karikatürden başka bir şey değildir."
- "Hakikaten şu insanlar pek müz'iç mahluklardı. Kendi akıllarının üstünlüğüne inanarak başkasına öğüt vermekten vazgeçmiyorlar, fakat kendi gülünçlüklerini, zavallılıklarını da bir türlü idrak edemiyorlardı."